top of page

Kendinizi Yıkıma Uğratın

Benim kariyer yolculuğum alışageldiğimiz türlerden değildi. İş hayatıma Wall Street’te sekreter olarak başladım, firmamın yatırım bankacılığı grubunda çalışmaya başladım ve daha sonra hisse senedi araştırma analisti olmak için istifa ettim. Sekiz yıl sonra bir TV şovu hazırlamak ve bir çocuk kitabı yazmak için bu işi bıraktım ancak iş ve yaşam konusunda bloglar yazmaya başladım. En sonunda kilisede tanıştığım bir adamın desteklediği bir serbest fon kurduk. Kariyer yolculuğum, kurumsal hayatta “geleneksel” olarak tanımlayabileceğimiz bir şekilde ilerlemedi. Peki yeni normal bu olabilir mi?

Birçok ülkede hayatı boyunca aynı işte çalışan “kurumsal kadın/erkek” kavramı gündemden düşeli epey oldu. U.S. Bureau of Labor Statistics’e göre çalışanların aynı işte kalma süresi ortalama 4,6 yıl. Yine U.S. Bureau of Labor Statistics verilerine göre 1957 ve 1964 yılları arasında doğan ve 18 ile 52 yaşları arasındaki baby boomer’lar ortalama 12,3 farklı işte çalışıyor. İstihdam sürelerini inceleyen diğer araşatırmalar da benzer bir resim çiziyor: 10 ya da en az 20 yıldır aynı şirkette çalışan insanların oranı önemli ölçüde azalıyor.

Kariyer değişikliği kolaylıkla belgelenemez çünkü kariyer değişikliklerini belirlemek bir iş değişikliğini belirlemekten daha zordur. Ancak birçok ekonomist ve sosyolog bu iş değişikliklerinin gittikçe daha yaygın hale geldiğini düşünüyor. Üstelik bu hipotezi destekleyen vaka çalışmalarının sayısı da gitgide artıyor.

Avusturalya’dan eski bir araştırmacı bilim insanı ve matematik öğretmeni olan Martin Crampton’u düşünün. Danışmanlık kariyerine başlamadan önce Melbourne’da bulunan bir yazılım şirketinde geliştirici ve saha satış uzmanı olarak çalıştı. Bu, on yıl süren başarılı bir pazarlama kariyerini başlatmış oldu: Önce bir yazılım şirketinde ve sonra iki çok uluslu üretim şirketinde (Bic ve Stihl) görev aldı. 1993’te başka bir mesleğe geçiş yaptı ve ortağıyla birlikte Avustralya’nın Realtor.com’dan önceki ilk ulusal emlak portalını oluşturdu. Crampton daha sonra bu şirketi sattı ve çevrimiçi hizmetlere odaklanan başka bir şirket kurdu ve şimdilerde veri bilimi ve sosyal medya üzerine kurulan girişimler üzerinde çalışıyor.

Bir zamanlar bir hukuk şirketinde hırslı bir ortak olarak görev yapan Liz Brown ise Fish & Richardson’dan ayrıldı ve bir melek yatırım ağının direktörlüğünü yaptı. Altı farklı sağlık şirketinde 15 farklı görev aldığı 23 yıllık kariyeri olan Alex McClung ve kariyerine Goldman Sachs’ta başlayan Heather McArthur Coughlin, şirketin üçüncü taraf araştırma iştiraki kurmasına yardımcı oldu, anne ve bebek desteği, eğitim ve perakende zincirinin CEO’su olarak beş yıl görev yaptıktan sonra çeşitli danışmanlık görevleri üstlendi. Şimdilerdeyse Mercer’da ürün yönetimi lideri olarak çalışıyor.

Yukarıdaki örneklerde olduğu gibi sebepsiz görünen ancak en nihayetinde oldukça ödüllendirici olan bu kariyer seçimlerini anlamlandırmak bazı teorileri göz önünde bulundurmazsanız pek kolay değil. Tıpkı kilisede tanıştığım kişinin teorileri gibi: Clayton M. Christensen.

HBR okuyucularının bildiği üzere Christensen, en başarılı inovasyonların yeni pazarlar ve değer ağları yaratan, böylece mevcut olanları alaşağı edenler olduğunu öne süren yıkıcı inovasyonun babasıdır. Çok sayıda araştırma ve delil, yıkıcı düşünmenin ürünler, şirketler ve hatta ülkeler için başarı olasılığını nasıl artırdığını ortaya koyuyor.

Yıkımın sadece yıkıcı şirketler kuran girişimciler için değil, kurum içinde çalışan ve kurumlar arasında iş değişiklikleri yapan insanlar için kişisel düzeyde de çalışabileceğine inanıyorum. Zikzaklı kariyer yolları artık yaygınlaşmış olabilir ancak en iyi zikzak yapan insanlar bunu rastgele yapmazlar.

Neden Yıkım?

Elbette herkes geleneksel yolu terk etmek zorunda değil. Tabii ki firmanızda bir birimi yönetmek veya sektröünüzde üst düzey pozisyon edinmek gibi ulaşabileceğiniz bir hedef için çalışıyorsanız kariyerinizi yıkıma uğratmanız gereksizdir. Bu durumda bir şirket halihazırda yaptıklarından daha iyi hale geldiğinde ve mevcut müşterilerine daha fazla değer sağladığında ortaya çıkan, Christensen’ın “sürdürülebilir inovasyon” olarak adlandırdığı kavramı hayata geçiriyorsunuz demektir: Ancak bir birey olarak kariyerinizde düşüşe geçtiyseniz veya tırmanmakta olduğunuz basamakların en tepesinde mutlu olamayacağınızdan şüpheleniyorsanız siz de tıpkı şirketler gibi kendinizi yıkıma uğratmalısınız.

En önemlisi, rekabet yarışında öne geçmelisiniz. İş piyasasında eskiden değer gören performans boyutları çerçevesinde kendinizi geliştirmeye devam ederseniz sizden beklenenleri ıskalama riskiyle karşı karşıya kalabilirsiniz. Hatasız biçimde yaptığınız şeyleri başka bir çalışma arkadaşınız da aynı şekilde yapabilir. Hatta hayatımıza girmekte olan çalışanlar tüm bunları belki de çok daha hızlı ve ekonomik bir şekilde yapabilirler.

İkincisi, yıkımın ortaya koyabileceği muazzam avantajları düşünün. Yıkıcı inovasyon şirketlerde mevcut ürün ve hizmetlere daha düşük maliyetli bir alternatif olarak ortaya çıkma eğilimi gösterir ve elbette değerinizi aşağıya çeken bir kariyer stratejisi benimsemek istemeyebilirsiniz. Fakat kendinizi yıkıma uğrattığınızda yepyeni ölçütler karşınıza çıkar. Bazı durumlarda bir kariyer yolunuzda daha yukarıya çıkabilmek için ilk başta kazancınız düşebilir ancak unutmayın, yıkımın sonucunda yaptığınız iş için daha fazla talep olması söz konusudur. Diğer durumlardaysa yeni rolünüzdeki, organizasyonunuzdaki ya da sektörünüzdeki rekabetin yapısını değiştirirken aynı zamanda kendi değerinizi artırabilirsiniz. Unutmayın, söz konusu kendinizi yıkıma uğratmak olduğunda sadece finansal bedelden değil, psikolojik ve sosyal faktörler de önem kazanır.

Dört Adımda Kendinizi Yıkıma Uğratın

Yıkıcı inovasyona yoğunlaşmış ve bu konuda bilgi birikimine sahip biri olarak bu fikrin kariyerler söz konusu olduğunda nasıl hayata geçirilebileceği üzerine epey kafa yordum. Zikzaklı ama aynı zamanda tatmin edici kariyer yolculukları izleyen diğer kişilerle bu konuyu tartıştım. Görünen o ki hepimiz, genel hatlarıyla Christensen’in şirketler için ortaya koyduğunu temel alan dört adımı izliyoruz.

Daha verimli bir şekilde giderilebilecek bir ihtiyaç belirleyin. Yıkıcı inovasyonun temel prensibi, müşterilerin kaynakların nasıl dağıtılacağını kontrol etmesi ve ürünleri satın almaktan ziyade bir ihtiyaçlarını gidermek için söz konusu ürünleri belirli bir süre için ücreti dahilinde kullanmaları. Sektörleri yıkıma uğratanlar doğru şekilde giderilmeyen ihtiyaçlar ararlar. Kimsenin girmediği ya da girmek istemediği pazarlara girerler. Bunun klasik bir örneği Salesforce.com’dur. Başlangıçta küçük ve orta ölçekli işletmelere hizmet sunmak amacıyla kurulan basit, ucuz ve buluta dayalı bu sistem şimdilerde önde gelen müşteri ilişkileri yönetimi yazılımı sağlayıcılarını yıkıma uğratıyor.

Martin Crampton’ın emlak portalı da yıkıcı bir girişimdi. Ancak Crampton’ın kişisel yıkımı bundan çok daha önce, geliştirme ve satıştan ziyade pazarlama stratejisinin yazılım ürünlerinin kullanımını artırdığını fark etmesiyle başladı. Martin bu fırsatı gördü ve kullandı, bir sonraki yıkıcı hamlesine kadar kendisini pazarlama alanındaki önemli roller için konumlandırdı. Alex McClung fonksiyonel sınırlar arasında serbestçe dolaşabilen kişiler için sektörünün nelere ihtiyaç duyduğunu belirledi ve çeşitli sağlık kuruluşlarında görevler aldı. Bunlar arasında biyoteknoloji startuplarından Fortune 500 ilaç şirketlerine kadar farklı kurumlar yer alıyordu ve bu çeşitlilik, McClung’ın gerekli becerileri geliştirmesini sağladı.

Heather McArthur Coughlin’in hikayesindeyse Goldman Sachs’taki üst düzey rolünü bırakarak bağımsız olarak operasyon gösteren ve müşterilerine yatırım araştırmaları desteği veren Hudson Street’in kurulmasına yardımcı oldu. Grup bir ölçüde, büyük bankalardaki satış çalışanlarının yalnızca şirketlerindeki analistlerin raporlarından yararlanmamasını şart koşan uzlaşmalara karşı bir yanıt olarak kuruldu. Coughlin başından beri bu işe dahildi çünkü bu hizmete yönelik talebin artacağını düşünüyordu. Nitekim öyle de oldu. Coughlin’in bildiği diğer bir şeyse yeni oluşan bu kuruluşun müşterilerine hizmet sunma noktasında deneyimli bir kişiye ihtiyaç duyacağıydı.

Coughlin, bunu şöyle ifade ediyor: “Etrafımdaki dünyanın farkında olmak ve teybi ileriye sarmak kritikti. Ekonomik açıdan zorlu iki döneme ve çok sayıda işten çıkarmaya şahitlik ettim ve her zaman bir adım önde olacağıma söz verdim.” Birçok çalışma arkadaşı Couglin’in rahat koltuğunu bırakıp ne olduğu belli olmayan bir role geldiği ve aynı zamanda sahip olduğu statü ve maaşında göreceği etki yüzünden çıldırdığını düşünüyordu. Ancak Hudson Street’in kurulması ve yönetilmesi sırasında yaptıkları, becerilerini geliştirmesine katkı sağladı. İşte bu, Coughlin’in bir iş geliştirme rolüne ve en nihayetinde de Isis Parenting’deki CEO koltuğuna gelmesine olanak verdi.

Yıkıcı yönlerinizi keşfedin. Yıkıcı şirketler, sahip oldukları güçlü yönler ile belirledikleri karşılanmamış ihtiyaçların birbiriyle uyumlu olmasına dikkat ederler. Piyasada yeni bir şeyi denerken başarısız olma olasılıklarının bir risk teşkil ettiğinin farkındadırlar ancak bunun, yerleşik ve köklü oyunculara karşı girilen rekabetin barındırdığı riskten çok daha iyi olduğunun da bilincindedirler. Bunun klasik bir örneği Meksikalı kablosuz telefon sağlayıcısı América Móvil’dir. Şirket yerleşik telli hat alanında rekabet etmektense iletişim kurmak isteyen ancak sabit telefon hattına parası yetmeyen kesime odaklandı. Bu kesim, nüfusun yüzde 80’ini oluşturuyordu.

Kendinizi yıkıma uğratmak istiyorsanız sadece iyi olduğunuz şeyleri düşünmeyin. Sizin iyi olduğunuz ve başkalarının yapamadığı şeyleri düşünün. İşte bunlar sizin güçlü ve yıkıcı yönleriniz. Örneğin ben finansal analiz konusunda iyiydim ancak birçok insan modellemeler yapabiliyordu. İnsanlara göre sahip olduğum en değerli beceri, psikolog Howard Gardner’ın farklı alanlar arasında bağlantılar kurabilme ve fırsatları değerlendirebilme olarak ifade ettiği beceriydi. Crampton iyi bir yazılımcıydı ancak fonksiyonlar arası esneklik gerektiren bir dünyada yazılımcıdan ziyade müthiş bir pazarlamacıydı. Coughlin satış alanında çok başarılıydı fakat küçük şirketlerin müşteri odaklılığı benimsemesi, daha başarılı olduğu bir alandı.

Tasarımcı ve stratejist Adam Richardson, güçlü ve yıkıcı yönlerini erken fark edenlerden. 1990’ların başlarında endüstriyel tasarımcı olarak Sun Microsystems’ta görev aldığı ilk işinde, müşterilerin ihtiyaçlarına dair birinci ağızdan edindiği bilgilere diğer birçok tasarımcının sahip olmadığını fark etti. Richardson ise tam tersine, güçlü bir tasarımcı değildi ancak pazar araştırması yapma konusunda muhteşemdi. Öyle ki altı yaşındayken arabalar için tasarımlar yapıyordu ancak dokuz yaşına geldiğinde komşularıyla görüşmeler yaparak sürüş alışkanlıklarını öğrenmeye çalışıyor, araçlarının içlerini ölçüyordu.

Richardson bunu şöyle ifade ediyor: “İyi bir dinleyiciyim ve çok fazla kalitatif verinin bulunduğu kaotik bir ortamda belirli kalıpları görebiliyor, bu kalıpları bulmaktan keyif alıyorum.” Bu becerilerini geliştirmek için yüksek lisans programlarını araştıran Richardson o dönemlerde şu an bildiklerimiz gibi popüler bir program bulamamış ve University of Chicago’nun İnsani Bilimler bölümünde bir yüksek lisans programına katılmış. Richardson geleneksel tasarım kariyerinin aksine antropoloji, etnografya, sosyoloji, kültür kuramı ve sanat tarihi gibi şimdilerde işinin bel kemiğini oluşturan alanlarda eğitim alarak tasarım ile müşteri içgörüsü ve ürün stratejisini aynı potada eritmeyi başardı.

Kendinizi geliştirmek için geriye çekilin. Nasıl bir şirketin ayakta kalabilmesi gelir büyümesine bağlıysa bir insanın esenliği de öğrenme ve gelişme kabiliyetine bağlıdır. Organizasyonlar fazla büyüdüğünde küçük, riskli ama belki de daha kazançlı olabilecek pazarları keşfetmek için çaba harcamayı bırakma eğilimi gösterebilir. Tıpkı 1971’de kurulan Borders’ın geçmişte büyük başarı elde ettiği kitap sektöründe e-ticareti benimseme konusunda yavaş kalması gibi, kariyerlerinde belirli bir seviyeye ulaşmış kişiler de bir noktada kariyerlerinde bir durağanlık yaşayabilir. Kişisel gelişim genellikle klasik S eğrisinin en tepesinde durma noktasına gelir. Kendisini yıkıma uğratabilenlerse yeni bir role, sektöre ya da şirkete geçerek bu problemden kaçınır ve bu sayede bambaşka bir gelişim yolu izlerler.

Adam Richardson Sun Microsystems’tan ayrılarak aynı sektörde çalışan diğer insanların bilmediği bir yüksek lisans programına katıldığında işte tam da bunu yaptı. Liz Brown ise bir hukuk şirketinde büyük zorluklarla kazandığı “ortak” unvanını bıraktığında… Ayrıca 40 yaşındayken malzeme bilimi şirketindeki kurumsal kariyerini bırakarak Harvard Business School’da doktorasını tamamlayan Christensen’ı de unutmamak gerek. Christensen’ın bu şekilde geri çekilmesi iş dünyasını temellerinden sarsan bir teori geliştirmesine ve akademisyen, danışman ve yatırımcı olarak çok başarılı bir kariyere sahip olmasına imkan sağladı.

Diğer yandan, kendinizi yıkıma uğratmak için mutlaka çalıştığınız kurumdan ayrılmak zorunda değilsiniz. IDEO’dan Dave Blakely’yi ele alalım. Blakely neredeyse 30 yıldır tasarım danışmanlığı yapıyor ancak yolunu oldukça alışılmamış bir şekilde değiştirdi. University of California, Berkeley’de yüksek lisans yapan yazılım mühendisi Blakely uzmanlık alanında başarılı bir kariyer inşa edebilir, belki de Silikon Vadisi’nden başka bir firmada benzer bir rol alabilir ya da teknik ekipleri yöneteceği bir pozisyona geçebilirdi. Bunun yerine IDEO’da proje yöneticisi olmaya gönüllü oldu. Çalışma arkadaşları Blakely’nin yeni işini mühendisliğin zorlu yönlerinden bir kaçış olarak gördü. Ancak geriye doğru attığı bu adım Blakely’nin becerilerini geliştirmesini ve daha çeşitli bir iş ortamında rahat davranabilmesini sağladı. Böylelikle IDEO’da teknoloji strateji direktörü olarak geçirdiği 15 yıllık yolculuğuna başlamış oldu. Alex McClung’ın 15 iş değişikliği barındıran deneyimleri de Blakely’ye benzer: “Bu değişiklikler her defasında kariyerimde en az beş yıllık bir hızlanma sağladı.”

Stratejinizin kendiliğinden oluşmasına imkan verin. Yıkıcı inovasyon aynı zamanda koşullara göre ortaya çıkan strateji olarak ifade edilen kavrama da dayanır. Sektörleri ve kendilerini yıkıma uğratabilenler bir hedefi gerçekleştirmek için yapılan detaylı pazar analizleri ve adım adım hazırlanan planlardan ziyade esneklik sergilerler. Bir adım atar, geribildirim toplar ve buna uygun şekilde duruma uyum sağlarlar. Profesör Amar Bhide’ın da belirttiği gibi, başarılı yeni işlerin yüzde 70’i başlangıçta izlenilen stratejiden farklı bir stratejiyle hayata geçiriliyor. Netflix buna güzel bir örnek teşkil ediyor: Başlangıçta DVD kiralama hizmeti sunan şirket şimdilerde dijital yıkımın öncüsü.

Yıkıcı kariyerlerde de benzer bir yapı vardır. Geleneksel kariyer yollarından ilerlemediğimiz için her zaman sonumuzu göremeyebiliriz. John D. Rockefeller’ın dediği gibi, “Eğer başarmak istiyorsanız başarıya giden kabul görmüş yolların aksine yeni yollar bulmalısınız.” Crampton hiçbir zaman bir pazarlamacı ya da online girişimci olmayı beklemiyordu. Liz Brown hukuk şirketinde ortak olmak için saatler boyunca çalışırken kadın girişimciler için yatırım ağı olan Golden Seeds’in yönetici direktörü olacağını ve Bentley University’de hukuk dersleri vereceğini hiç düşünmemişti.

Bir diğer örnek de Sabina Nawaz. Microsoft’ta genç bir bilgisayar mühendisiyken kurumsal basamakları hızla tırmandı, her geçen gün daha büyük sorumluluklar aldı ve birçok kişinin hayalini kuracağı başkan yardımcılığı rolünü üstlendi. Fakat belki de yazılım sektöründe güçlü ve yıkıcı yönler olabilecek yönetim becerileri ve duygusal zekası hakkında aldığı olumlu geribildirimler Nawaz’ın kendini yıkıma uğratmaya karar vermesini sağladı.

Nawaz bunu şöyle anlatıyor: “Geleneksel yoldan basamakları tırmanıyordum ve başarının formülünü biliyordum. Ancak bir sonraki unvanı ya da terfiyi istemediğimi fark ettim. Sınırlarımı zorlamak istiyordum.” Nawaz İK departmanında altı yıl çalıştıktan sonra kariyerine Microsoft’ta devam etmek yerine liderlik gelişimi alanında danışmanlık veren bir şirket kurdu. Kariyerinde böyle bir noktaya geleceğini hiç düşünmemişti ancak Nawaz, stratejisinin kendiliğinden oluşmasına imkan verdi.

En Kritik Bileşen Sizsiniz

Christensen’ın yıkıcı inovasyon üzerine yaptığı araştırmalara göre bir şirket yerleşik bir pazardan ziyade yeni bir pazara girdiğinde başarı olasılığı altı kat, kâr potansiyeliyse 20 kat daha fazla. Kariyerinizi bu şekilde yıkıma uğrattığınızda neler kazanacağınızı hesaplamak mümkün değil. Ancak bu duruma örnek teşkil eden hikayelerin işaret ettiği bir olgu var: Kariyerinizi yıkıma uğratmak finansal, sosyal ve duygusal başarı elde etme olasılığınızı çok büyük ölçüde artırır.

Hiç şüphesiz, statüko güçlü bir etkiye sahiptir. Şu an hem kişisel hayatınızdaki kişiler hem de işiniz dolayısıyla hayatınızda olan insanlar büyük olasılıkla yıkımdan kaçınmanızı söyleyecekler. Diğer yandan birçoğumuz için sabit ve düzenli bir dönem geçirmek, aslında gerilemek anlamına gelir çünkü daha genç ve çevik inovatörlerin beraberinde getirdiği rekabet tehdidini görmezden gelir ve daha büyük başarılar elde etmemizi sağlayacak fırsatları kaçırır, kişisel gelişimimizi gözden çıkarabiliriz.

Yıkıcı şirketlerin kurulması, desteklenmesi ve bu şirketlere yatırım yapılması için büyük çaba harcıyoruz. Bu şirketler ekonomik büyümenin kritik bileşenleri. Fakat en kritik bileşen sizsiniz. Dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek istiyorsanız işe önce kendinizden başlamalısınız. 

Tanıtılan Yazılar
Son Paylaşımlar
Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Henüz etiket yok.
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page